kahramanmaraş
  Elbistan
 
          
 
 
 

A) KONUMU (Mevkii) :
        Elbistan, ekonomik ve coğrafi bakımından yurdumuzun önemli şehirlerden biri durumundadır. Şardağı’nın Kuzey ve Doğu eteklerinden ovaya doğru yayılan geniş bir yerleşim alanı oluşmuştur.
       Elbistan toprakları, 38o 13.2' enlem ve 37o 12' boylamda; Anadolu Yarımadası'nın doğusunda, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesinin kesişme noktasında (Yukarı Fırat Havzası’nda) yer almaktadır. Kuzey’inde Malatya, Batı’sında Kayseri, Doğu’sunda Adıyaman ve Güney’inde Kahramanmaraş illeri ile komşu olup, Kahramanmaraş ilinin Kuzeydoğusu’nda ve il merkezine 162 km mesafe ile en uzak ilçesidir. Elbistan nüfus ve toprak bakımından yörenin en büyük ilçesi konumunda olup, Kuzey’inde Darende ve Gürün, Doğu’sunda Akçadağ, Doğanşehir, Batı’sında Afşin ile Göksun, Güney’inde Ekinözü ve Kuzeydoğu’sunda Nurhak ilçeleri bulunmaktadır.
            Elbistan Ovası’nın yükseltisi 1100 ile 1150 metre arasındadır. Düzlük ve yer yer alçak tepelerden oluşan ova elips biçimindedir. Doğu-Batı istikametine uzunluğu 50 km. Kuzey-Güney doğrultusunda eni ise en çok 20 kilometredir. 2547 km2’lik yüz ölçümüyle ülkemizin dördüncü büyük ovasıdır. Çukurova, Konya ve Harran Ovası’ndan sonra gelir. Yine Doğu’sunda Til Ovası, Şardağı’nın Güneyi’nde İğde Ovası, Batı’da Afşin Ovası yer almaktadır.
            B) YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ (TOPOĞRAFİK YAPI) :
              a) Dağlar ve Platolar;

 
            Elbistan’ın eteğine kurulduğu ŞARDAĞI (2200 m), dış Toroslar’a dahil olan bir uzantıdır. Deniz seviyesinden ortalama 1150 m yükseklikte bulunan Elbistan ovasını; BİNBOĞA (2935 m), BERİT (3054m), NURHAK(3090m) ve HİZANLI(2256m) dağları ile çevrelemiştir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin güney batı ucundaki Elbistan ovası, tektonik bir deprem sonucunda, üstünde bulunan gölü boşaltarak, bu günkü ovayı meydana getirmiştir. Ova tabanı kalın bir alüvyon tabakası altında Neojen (3.zaman) katmanlarını taşır.
 

Elbistan’ın jeolojik ve jeomorfolojik yapısı
    
          
Elbistan çöküntü alanını kuzeyden ve doğudan sınırlayan dağların yüksek kesimleriyle ova arasında, çeşitli yükselti basamaklarına sıralanmış platolar vardır. 1500-2000 metre arasında yer alan bu platolar Ceyhan Vadisi aracılığıyla Akdeniz ikliminin etkilerini taşır.  
          Sultan Korusu, bölgenin önemli bir platosu olup Elbistan’ın kuzeyindedir; bunun güneyinde ise Kızılseher Dağları yer alır. Bu dağların devamı olan Tahtalı Dağları ise 2000 metre yüksekliktedir. Elbistan’ın Güneydoğusunda Yılanovası Platosu da yer almaktadır.
      
Binlerce yıl öncesine baktığımızda, Anadolu’yu Güney’e oradan da Arabistan’a bağlayan en kısa yolun Elbistan’dan geçtiğini görürüz. Bu yol, aynı zamanda Elbistan Bölgesi’ne girerken ve çıkarken dar boğazları ve geçitleri takip etmek zorunda olduğundan, geçenler için fazla güvenli de değildir. Çünkü bu geçitlere ve vadilere sahip olan güçler, geçenlere istediği kötülüğü yapabilme fırsatını, hücumda üstünlük ve tuzağa düşürüp imha etme imkânını yakalamış olurdu.

          Ayrıca Elbistan, üç büyük nehir ve onların birçok kolları ile sulanan geniş ve Türkiye’nin 4. büyük ovasının içindedir. Etrafı dağlarla çevrilidir ki, bu yüzden alınacak tedbirlerle güvenliği sağlanmış bir şehir haline gelebilirdi.


          Bu sebepler yüzünden, tarih boyunca birçok ülkeler, komutanlar, bey ya da hükümdarlar buraya sahip olmak istemişler; bu uğurda, sayısız savaş ve baskın yapmaktan kaçınmamışlardır. Dolayısıyla Elbistan’ın bir türlü belini doğrultmasına fırsat vermemişlerdir. Sekiz, on bin yıllık tarihe sahip olmasına rağmen, ayaktaki eserler incelendiğinde sanki üç-beş yüz yıllık bir şehir görünümünde kalmıştır. Tüm ovasında tarih boyunca kurulmuş sayısız site devletlerinden ve büyük medeniyetlerden de çok az sayıda eser ayakta kalabilmiştir.
         
Nesi varsa, ya yok edilmiştir ya da yıkık-dökük halde yeraltında, otuzun üstündeki höyüğün içinde yatmaktadır. Bizce, ciddi kazıların yapılmasını ve çıkarılacak eserlerle birlikte daha önce günışığına kavuşturulan ve Maraş, Adana, Ankara, İstanbul müzelerinde sergilenmekte olan eserlerin toplanarak “ELBİSTAN BÖLGESİ MEDENİYETLERİ MÜZESİ” tesis edilmelidir. 
 Birçok medeniyetlere yataklık etmiştir Elbistan. Hititler en uzun zaman yerleşik kalanların başında gelmektedir. Binboğa dağlarından bol miktarda gümüş madeni çıkardıkları ve bunlarla kap-kacak yaptıkları bilinmektedir. Sonra Akadlar, Sümerler, Asurîler, (kısa dönem) İranlılar, Makedonyalılar (Elbistan ovasındaki eski eserlerin çoğu Makedonlara aittir) hâkim olmuşlardır. Sonra, bir ara Ermeni Selefkiyan devleti kurulmuş ve Romalıların egemenliğine girmiş, daha sonra da sırayla Bizanslılar, Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar tarafından sahip olunan ve hep stratejik önemi yüksek bir şehir olarak kendini göstermiştir.

 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol